ANA SAYFA
BORKE DAIR
ILCEMIZIN TARIHI
FOTOGRAFLAR
SAGLIK
GÜLMECE
SIIR
ARDAHAN'IN ÜNLÜLERİ
EFSANELER
DUYURU
ANKET
ZIYARET DEFTERI
YAYLACILIK
MISAFIRLERIMIZ
PIKNIKTEN MANZARALAR
FOLKLOR
COCUK OYUNLARI
KARGISLAR (BEDDUA)
MANILER
SOHBET
ARAMIZDAN AYRILAN BÖRKLÜLER
ILANLARINIZ
SAYAC
LAZIM OLUR
BÖRK'ÜN SEHIDI
HAYATA DAIR
DERNEK
KAZ YETISTIRICILIGI
ORGANIK BAL
ATA SÖZLERİ
 

MISAFIRLERIMIZ

BARIŞ SEMBOLÜ BİR IRK 

MALAKANLAR

 

Kars ve Ardahanda yaşamış bulunan bu gün sadece türkiyede evli kızları kalan veya türkiyede ki koşulları kabul ederek kalan ailelerden başka kimse kalmamıştır .


Bu topluluk rus olmasına karşın mezhepsel özellikelri gereği müslüman özellikle sünni – müslüman  topluluklarla kolayca anlaşmıştır .
Türkiyeli Malakanların taürkiyeden toplu olarak ayrılmaları iki ayrı dönemde gerçekleşmişitir. bunlardan biri 1920 yılında ayrılmak durumunda kalanlar diiğeri de 1962 yılında ayrılarak anayurdu sovyetler birliğine dönenlerdir.

Malakanların ve Dukhoborların, ağırlıklı olarak Malakanların türkiyede ki yaşamına geçmeden önce bu ilginç topluluğa ilişkin kimi ansiklopedik bilgileri vermekte yarar görmekteyiz.
Malakanlara ilişkin açıklamalar
Malakanizm Rusya’daki hristiyan tarikatlarından biridir. Bunların “Zionskii Pessenik, adını verdikleri bir ilahi ve dua kitapları bulunmaktadır. Bu kitap elle çoğaltılmıştır. çok fazla kullanılmadığından da az sayıdadır.
Bu gün bu tarikatın gerek Amerikada gerekse Asyada, Avrupada yandaşlarına rastlamak mümkündür.
Rusyadaki tarikatların geçmişi 1500 lü yıllara değin uzanmaktaysa da 17. ve 18 yüz yıllarda özellikle Ortodoks kilisesinin güçlendiği dönemlerde yaygınlık kazanmıştır. Gerek rus otokrasisinin  gerekse Ortodoks kilisesinin baskılarından bunalan tarikatlar Sibirya, Altaylar, Trans Kafkasya, orta Asya, Beserbya ve Kırım’a kadar çok geniş bir alana dağıldılar. Bu mezhepler sadece yerleştikleri alanlardaki halkın kültürlerinden ve yerel koşullardan etkilenmemiş, kendi  kültürleri ve davranış özellikleriyle de o yörenin gerek kültürel gerekse ekonomik yapısını etkilemiş, genellikle de bu etkileme olumlu yönde olmuştur. Bunun nedeni bu tarikat mensubu toplulukların gittikleri yörelere oranla daha gelişkin bir toplumdan geliyor olmalarıydı şüphesiz .

bu olumlu etkileri olan tarikatlardan biri ve önemlisi bizlerle komşuluk etmiş bir çok şeyde kars ve cevresindeki halka önderlik etmiş gelişmeleri tarımda ve hatta sanayiide bir çok yeniliği yöre halkına öğreten malakanlar olmuşlardır.
Malakanlar etnik köken itibariyle ağırlıklı olarak ruslardan oluşmaktaysa da bu mezhepten olup baska diğer milliyetlerden de oluşmaktadır.
Malakanlar Greko-Rus kilisesine bağlıdırlar .
Ama onlar içsel inançları itibariyle “Tanrı”nın tahta, taş veya diğer objelerle temsil edilerek ona  ibadet edilmesini asla kabul etmemişlerdir. bunun yanında onlar tek otoritenin fikir ve imajına  iman etmişlerdir.
Onlar insanın ruhunda yaşayan güçlü ve kadir-i mutlak bir tanrı inancına ibaret ederler. İkon ve haç gibi el yapımı şeylerin “Tanrı olmadığına onların ancak insanoğlunun abartısı “ olduğu inancındadırlar . bu  nedenle de, haç, ikon gibi  ibadet  materyallerinin varlığını ortaya çıkışını anlamsız  bulurlar .

Malakan dokrini batı protestanlığından etkilendi ancak bu kiliseyi de ruhban sınıflarından dolayı  reddetti.
Bu doktrin 17. yüzyılda köylüler arasında ve dahası orta sınıfın alt kesimleri ve tüccarlar arasında Tambov, voronczh, saratov, penza’da ve Rusya’nın  diğer  merkezi eyaletlerinde çabucak yaygınlık  kazandı.
Bu “inananları önceleri “İkonoklast” lar olarak adlandırdılar. Daha sonraları bu anlayışın ayrı topluluklarının oluşmasından sonra molakanlar olarak adlandırıldılar.
Bu adın verilme nedeni ise bu topluluk veya “tarikat“ ortodox kilisesinin oruçlarını kabul etmiyorlardı. Ortoodks öğretisine rağmen oruç zamanlarında da hayvansal gıdaları yedi, süt içtiler. İşte bu süt içme eylemi nedeniyle bu topluluğa süt içenler anlamına gelen “Molokon“ ismi verildi.
Eğemen Rus otokrasisi ve ortodox kilisesi bu farklı insanlardan hoşlanmadı. Bu topluluk üzerinde her türlü baskı ve zulüm denendi. Rus İmparatorlarından I. Aleksander’in imparatorluk tacı giymesinden sonra molokanlara yönelik “resmi“ uygulamalar değişti.

22 temmuz 1805 de imparator tarafından yayınlanan bir manifestoyla diğer tarikatlardan Dukhoborların yanı sıra Molokanlara da hamiyet gösterildi.Onların dinsel inançlarını özgürce yaşamalarına izin verilmiş oldu.
Ne var ki I.Nikola zamanında durum ağırlaştı. Bu tarikatların üzerine yeniden gidilmeye, haksız uygulamalara, sürgün ve tutuklamalara başlandı. Molokanların kendi geleneklerine uygun olarak hareket etmeleri, ibadet için bir araya gelmeleri hatta ortodox mezhebinden olanlar tarafından çalıştırılmaları, pasaport almaları, nüfusa kayıtlı oldukları yerlerden ayrılmaları yasaklandı.
1830 da ise Malakanların güney eyaletlerine gitmeleri ve orada yaşamaları da özel bir buyrukla yasaklandı.
Malakanların Rusya’ sadece transkafkasyaya yerleşmelerine izin verildi. Bu tarihten sonra Malakanlar ve Ukraynalı Dukhoborlar ın Rus ortodox “karası”ndan legal ayrılmaları başlamış oldu.
Türkiye ve İran’la hudud olan Tiflis, Erivan, Gence, Şamahı eyaletlerinin topraklarına molakan ve Dukhobor’ların yerleşimleri Kafkasya’daki kral naibinin kararıyla gerçekleşti.

Rus tarikatçıların Transkafkasyada sivil yerleşim birimlerinin oluşturulması 1840 ların başlarında ortaya çıktı.(İvan SEMYENOV)
Trans kafkasya yöresine özellikle Rus ordularının ulaşımında kolaylıklar sağlayabilmesi açısından ulaşım yolları üzerinde Gürcistandaki Ahıska bölgesinde 8 yeni yerleşim birimi kurulmasının yanında Ermenistan’ın kuzeybatısında Kars ve Erzurum yörelerinde yerleştirmeler oluşturuldu.
2. Aleksandr’ın yayınladığı bildiriler buralarda yerleşenlerin inançları ve ekonomik yönden gelişmelerine ve girişimde bulunmalarına yardım eden bir unusun oldu. Bu elverişli ortam nedeniyle kısa sürelerde bu yörelerde çiftlikler oluşturuldu toplulukların yaşam düzeyleri gözle görülür bir ölçüde gelişme gösterdi.
Bu balayı 19. yüzyılın sonunda başlatılan gündeme gelen zorunlu askerlik hizmetine kadar sürdü. Malakanlar askerliği insanların zalimliği olarak tanımlayıp askerlik yapmayı reddettiler. Bu yeniden Malakan halkının acı ve sıkıntı çekmesi demekti. Yeniden kaçış başlamıştı. O dönemde amerikan toprakları onlar için özgürce yaşanabilecek topraklardı. Bu Malakanların Kafkas-ardından Amerika, Kanada hatta Avustralya’ya göçüne yol açtı. Bir kısım Aile de yüz yıl başlarında Kars ve Doğu Rostov eyaletinin Salskii steplerine göçü de bu dönemde gerçekleşmiştir. Bunun nedeniyse toprak azlığıydı. Çünkü Molakan aileleri 12-15 kişilik nüfuslara ulaşmaya başlamıştı (I.SEMYONOV)

-----------------
Malakanlarla Dukhoborların tarikaları arasında fazla bir fark yoktur. Kendilerini ruh güreşçileri olarak tanımlayan Ukraynalı don kazaklarından oluşan bu mezhep de kilise ve çarın hışmına uğramışlardır. Onların dünya görüşleri yaşam tarzları da Malakanlar gibidir, şiddete karşı çıkan, ikonlara tapınmayı, ibadet etmeyi ve ruhban sınıfı kabul etmeyen insanca yaşamadan yana, komünal bir yaşamı savunan bir tarikattır. 1895 de çar onun askeri servisleri askeri birlikleri tarafından büyük baskılar uygulanmıştır.

Dukhoborların lideri Sibirya’da sürgüne gönderilen liderleri Peter V. Verigin ile onların sempatizanı ve destekçisi yazar Leo Tolstoy özgürlük ve insan haklarının yaygınlaşması için önemli mücadeleler vermişlerdir. Bunlar Malakan tarikatının alt gurubu olarak adlandırılabilir ve daha kapalıdırlar.
Malakan ktopluluğunun bir başka özelliği de yahudiler ve müslümanlar gibi domuz eti yememeyişleridir. Malakanlar domuz eti ve kabuklu deniz hayvarnlarını yemekten saymazlar. “Domuz eti et değildir” demektedirler.
Yukarıda kısaca tanımlamaya çalıştığımız bu topluluk hakkında pek bir araştırma yapılmış değildir. türkiyede bu konuda oldukça sınırlı sayıda araştırma ve gözlem kendi kişiiiiiisel yargıları da katılarak kimileri tarafından kaleme alınmıştır.
Bunlardan O Türk doğan şöyle der: ”Malakanlar, 1917 devrimiyle tercih hakkını kullanarak, rusyaya gitmeyip kars’ta yaşantılarını sürdürmeyi tercih etmişlerdir. Bu nedenle, cemaat komünizme karşı çıkmış, geleneklerine bağlı, dini bir gurup olarak kalmayı tercih etmiştir“ dermken gidenlerin tercih hakkını kullanarak gittiğini söylerken sanırım pek de doğruyu söylemiyor. neden doğru olmadığına ilişikin daha aşağıda açıklamalarımız yer alacaktır.
Yazar yazısının devamında “O tarihlerde Rus halkının inançlarına göre, haftarda iki gün süt içme geleneği varmış.Oysa topluluk bööyle bir perhiz inancına karaşı gelerek haftanının her fgününde de süt içiiiiilebileceğini ileri sürmüşler. İşte bu tarihi ayrılık bu noktadan başlamış. Rusça molok(süt) aanlamına geliyor. Molokan ise (süt içenler) veeya perhizi bozanlar analamını taşıyor.Young da aynı görüştedir. “Molokanlar veya (süt içenler) büyük ayarılıktan sonra büyük perhiz(lent) süresinice sütü kullanmakta ısrar eden rus ortodox sınıfıdır.”

Yazar malakanların inançlarının “salt bir hristiyan dinini temsil etmediğini, onların haç put ve ikonu kabul etmediğini belirterek, devamla “Hristiyan inançlarına uygun olarak domuz yemeleri gerekirken yemiyorlar, bu hususta sırf tevrat yasakladığı için domuz etini harakm sayıyorlar. Hata tevratın“ on emri “molokanizmin esas ilkesini oluşturur.” demektedir.
Bu on emir meselesi gerçektende önemli. Özellikle ilk hristiyanların tümünde bu arada süryani mezhebindede oldukça önemli bir yeri vardır. Diyarbakınr meryem Ana kilisesinde kiliisenin içerisinde hazreti musanının on emri tabelalara yazılmış yanyana dizilmiştir. böyle diye bu mezhebi nasıl hristiyan saymazsınız ki? Öyle bakarsanız, domuz eti yemediği, sünnet olduğu için yahudilerin aslında müslüman müslümanlarında yahudi olduğunu söyleyebilir misiniz / elbette ki hayır.
Bu konuya ilişkin incelemesinin devamında malakanların dokuz göbekten aşağısıyla evlenme yasağını yok sayarak gidenek kızıyla evlenenler olduğundan söz etmektedir. Elbette bu ilginç bir iddiadır ve burada yer almamaktaysa da sosyolojik çalışmasında umarız bu tesbiti, ne zaman, nerede yaptığı ve kimler olduğu yer almaktadır. Malakanların ikinci büyük göçü olan 1962 göçünün temelinde malakanların türklere özellikle terekemelere kızlarını vererek akrabalık kurmalarına karşın Terekemelerin malakanlara kız vermemeleri böylevce erkeklerin evlenmeyişleri nedeniyledir.
Domuz eti yemedikleri için Malakanları Hristiyan veya Yahudi kabul etmekte güçlük çektiğini yazan yazar bir başka yerde de ortodox olduklarını söylüyor - burada da kişisel yargılarını öne çıkarmaktadır.
Şimdi gelelim Malakanların Türkiye’den ilk ayrılışlarına.

Malakanlar 1917 ekim devriminin hemen öncesinde hemen çoğunlukla Bolşevik akıma sempati duymaktaydılar. Ya da en azından o dönemdeki askeri yetkililer bunu böyle görüyorlardı. Ekim devriminden sonra Kars –Ardahan -Batum yöresinde ortaya çıkan siyasel belirsizlik içerisinde Malakanlar içerisinde Bolşevik akımın önemli taraftar bulması da bu anlamda muhtemeldir. Ne var ki Türkiye’den ilk ayrılışları çok da isteyerek olmamıştır.
Malakanlar konusunda o dönemin siyasal gelişmelerini kazım Karabekir’in İstiklal harbimiz adlı yapıtta buluyoruz.
“21 de Rus sefiri Medivani veda ziyaretine geldi. Yarın trenle Erzurum ’a hareket edecek, oradan otomobil ile Ankara’ya.Medivani Kars ’ta bulunduğu 24 gün kadar misafirliğinde boş durmadı. Civar Malakan köylerinde gizli Bolşevik teşkilatı yaptı, Mustafa Suphi’nin heyetini idare etti, yola çıkardı. Bir sefirin Kars ’ta bu kadar müddet oturması ve civar köylerde dolaşması pek ayıp ve pek kaba bir hareketti. Kendi hallerinde çalışkan bir kavim olan Malakanları ifsad etmesi onların felaketine sebep oldu. Bu hakiki müstahsil sınıfın, zeriyat ve hayvancılıkta en ileri gitmiş bu cemaatin yerlerinde kalmasında ve daha iyisi Anadolu dahiline olmak üzere alınmasında fayda vardı, fakat Medivaninin ifadesile köylerde kızıl bayraklar, nümayişler daha Medivani varken başladı. Ben Medivaninin nazarı dikkatini celbederek Türk milletinin istiklalini kurtarmak için bütün emperyalist kuvvetlerle boğuşurken içimizden bizi devirmek isteyenleri de düşman addile tedbirler almaktan çekinmeyeceğini anlatmıştım. Vaziyeti Ankara Hükümetine lazımı gibi bildirdim ve artık memleketimizde Bolşevik nüfuz ve unsuru olan Malakanların bir müddet sonra hudut haricine çıkarılması ve yerlerine Türk muhacirleri alınması takarrür etti “(53) diyerek, yeni düzen için tehlikeli bulduğu Malakan topluluğunun sınırlar ötesine çıkartılması için harekete geçildiğini vurgulamıştır. Sonraki gelişmeler göstermiştir ki bu sorunun çözümü Malakanların can damarı olan askerlik sorununa yüklenmekte bulunulmuştur.
Sınırlar içerisinde kalan tüm Malakanların 20 ocak 1921tarihine değin Türkiye yi terk etmediği taktirde askere alınacağını mecliste karar altına aldırmış; bunun üzerine Malakanlar kitleler halinde anayurtları Sovyet Rusya topraklarına dönmüşlerdir. Malakanlara; onların Bolşevik etkisinde kalmalarına ve Türkiye’den uzaklaştırılmalarına ilişkin olarak Kâzım Karabekir anılarında;
“Malakanlar Ruslar zamanında dahi askerliğe gitmezlermiş, erkekleri hep sakallı. Umumiyetle iri vücutlu, canlı kanlı, sıhhat numunesi insanlar. Elbise ve vücutları temiz. Hayvanları kadana, arabaları çok eşya alır, dört tekerlekli, büyük ve sağlam. Ziraat, ekme, biçme aletleri hep son sistem, yalnız kuvvei ceriye beygirdir. Kan dökmek en büyük günah imiş, harpte dahi olsa. Ben onları yalnız nakliyede kullanıyordum. Buna dahi itiraz ediyorlardı. Karsın her tarafında şoseler boyunca uzanan bu köylüler teşvikatla Bolşevik teşkilatına başlayarak bugün gösterdikleri samimi hayatlarını bozmaya da başlamışlardı.”(İstiklal harbimiz sf.953)

, ”Ruslar (ın) bizi.......Kars ve havalisindeki Malakan lara bazı ufak tefek harekat yaptırarak bu harekatı Bolşevik cereyanı şeklinde göstererek himaye etmek....suretice izaleye çalışacakları.....”(a.g.e sf.972)
“Kars konferansı esnasında Ganyeski pek haşin ve kabalık gösteriyordu. Hatta bir gün 10 teşrinevvel’de basit bir meselede(Türk köylerinden isteyenlerin gelmesine mukabil Malakan köylüleri göndereceğimizi) söylediğim zaman :Bu hakarettir, umuru dahiliyemize müdahaledir, bu teklif geri alınmalıdır, gibi kavgaya kalktı.”(a.g.e1013)
Ve son nokta:

“Malakanların en nihayet 20 kânunusaniye kadar memleketimizden çıkmadıkları halde katiyen askere alınacakları hakkında Ankara’dan emir geldi. Kars Rus Sovyet konsolosu Norman ziyaretime geldi. Malakan ların askere alınması halinde Rusya’daki Türk tebaasının da askere alınacağını söyledi. Cevaben hükümetimiz 20 kânunusaniye kadar müddet temdid etmiştir, bundan sonra gitmezlerse askere alınacaklardır, artık bence yapılacak bir şey olmadığını söyledim. “(a.g.e. sf.1055)*
Görüldüğü üzere kars ve çevresindeki büyük malakan gurup kendi istekleri ile gitmemiş gönderilmişlerdir.
** M.F.Kırzıoğlu da oğuzca olmayan kelimelerden söz ederken şöyle demektedir.
Bunlara en çok Kars ilinin (Çıldır, Arpaçay, Digor, Tuzluca ve Iğdır gibi doğu bölümündeki kazaların Ayrım, Khılalı, Terekeme ve Karapapak boylarının yaşadığı köylerde çok rastlıyoruz.”Azerbaycan“ lehçesi ile görüşen buradaki köylülere mahsus ve Kars-Kağızman –Ardahan yerlilerinin kullanmadığı şu kelimeler ....” diyerek bu halkın dilinde yaşayan Moğolca sözcüklere atıfta bulunmaktadır (Kars tarihi) sf. 464 dipnot 22

Kardelen FM 'de Şu An

 

TOPLAM 3 ziyaretçiBÖRKLÜ KONTROLÜ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol